Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin 749. Vuslat Yıl Dönümü, Şeb-i Arus törenleri 7-17 Aralık arasında çeşitli etkinliklerle gerçekleşti.
Şeb-i Arus’un gelmiş olması ile birlikte Mevlana ve Nasreddin Hoca ile ilgili iddialar yeniden gündem oldu.
Prof. Dr. Mikail Bayram 2005 yılında ‘Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren-Mevlana Mücadelesi’ adlı kitabını çıkardı.
Kitabında Mevlana ile Nasreddin Hoca’nın birbirlerine düşman olduğunu öne süren Prof. Bayram, iki alim arasındaki gerginliğin temelini şöyle anlattı:
Mevlana bir Moğol ajanıydı. Mevlana’ya maaş bile bağladılar. Türkmen çocuğu olan Nasreddin Hoca ise Moğolların Anadolu’yu hâkimiyet altına almalarına karşı direndi.’ Düşmanlığın beyitlere taşındığını da ileri süren Bayram, şu örnekleri verdi:
‘Ey eli ayağı olan Hoca, kaza ve kederle ayağın kırılmıştır. Sen çok gönüller kırdın, cezan karşına çıktı ve belanı buldun’ (Mevlana).
‘Ey ekşi suratlı. Arkamdan aleyhime kötü sözler demişsin. Kerkesin (Akbaba) ağzı daima necis (pis) kokar’ (Nasreddin Hoca). Bayram, iddialarını şöyle sürdürdü: ‘Kaynaklara göre Mevlana, Hoca’yı cinsi sapıklıkla suçladı. Hoca’nın çocuğu olmadığı için Mevlana ve çevresi onunla alay etti, hadım ve eşcinsellikle suçladı. Hatta Mevlana, Divan-ı Kebir’inde Nasreddin Hoca’ya ‘Zürrriyetsiz’ diye hitap etti. 1261 yılında Ahilerin başında bulunan Nasreddin Hoca, Moğol yanlısı Selçuklu yönetimine karşı isyan başlattı. Selçuklular da Mevlana’nın müridi olan komutan Cacaoğlu Nureddin’i görevlendirdi. Nureddin, Mevlana’dan da izin aldı ve Hoca’yı öldürdü.’